20 Mayıs 2017 Cumartesi

Medikal Cilt Bakımı Nasıl Bir Bakımdır?



OXYGENEO  ile MEDİKAL CİLT BAKIM

"Cilt Bakımda, 3'ü 1 arada" sloganı ile işleyen sistem;
  • Exfoliasyon: Cildin en üst katmanının temizlenmesi 
  • Infusion: Pollogen'in özel içerikli ürünleri ile cildin yenilenmesi ve beslenmesi 
  • Oxygenation: Ciltte Oksijenlenmeyi arttırma, aşamalarını kapsar.

  • Ciltte oksijenlenmeyi arttırmak; arındırmak, cildi yenilemek ve deri hücrelerini tazelemek için çok önemlidir. Oksijeni doğrudan cilde vermek yerine; her bakım öncesi değiştirilen efervesan benzeri bir  kapsülle, cilt yüzeyinde karbondioksit oluşumu başlatılır. Derimiz, cilt yüzeyinde artan karbondioksit miktarını dengelemek için yüzeysel kan dolaşımındaki oksijen miktarını arttırır. Cilt; artan oksijenlenme ile birlikte yararlı minerallerin alınmasına hazır hale gelir. 

    Oksijenin cilt tarafından üretilmesi, bu bakımın benzersizliğini de ortaya koymaktadır. uygulamanın tüm adımları el değmeden ve kişisel ürünlerle yapılır.

    Medikal Bakımın diğer aşamasında, cildin farklı ihtiyaçlarına yönelik, peptidler, mineraller, vitaminler içeren jellerin cilde verilir. Farklı cilt sorunları için,  bakımın tipi değiştirilebilir.

    Bu Bakımdan Sonra Nasıl Bir Etki Görülür?
    Cilt, arındırılmış, aydınlık ve parlak görülür. Uygulamanın etkisi, "gözeneklerin nefes aldığının hissedilmesi" ile başlar ve ciltte her hangi bir yan etki yaratmadan, kızarıklık, tahriş oluşmadan; özel günler öncesi bile rahatlıkla uygulanabilir.

    1 Mayıs 2017 Pazartesi

    SOMON DNA ve Cilt Üzerine Etkileri




    Yaşamsal olayların yöneticisi DNA ismini daha fazla duymamızın nedeni, genetik bilimde yapılan araştırmaların artması olabilir. Bu moleküller başka yapıtaşlarından oluşur ve her bir alt basamak bizi nükleotidlere götürür.

    Nereden geldik bu konuya? Çünkü Somon balığı DNA'sının insan DNA'sına benzerliği ile ortaya bazı bilimsel sonuçlar çıktı. Somon balığı yumurta veya spermlerinden elde edilen DNA molekülleri ciltte iyi etkiler sağladı. Bilimsel araştırmalara göre ciltte eksilen proteinleri tamamlayabilen en iyi kaynağın somon balığı DNA’sı olduğu kanıtlandı.

    Hem insan DNA’sına benzerliği hem de bu özelliğinden dolayı, cilt yenilenmesi, tazelenmesi ve anti-aging etkisi için bu uygulamada somon balıklarından yararlanılıyor.

    Somon DNA'sı 2 amaçla cilde veriliyor; ancak iyi laboratuvarlar bu içerikleri zenginleştirerek, ilave anti aging faktörleri ekliyor.

    SOMON DNA Aşısı Hangi Amaçlarla Cilde Uygulanır?
    • Cildin çevre koşullarına karşı etki bariyerini güçlendirir: Canlı ve parlak görünüm sağlar.
    • Protein özelliği, cilt yapısını güçlendirir; ince kırışıklıkların giderilmesini, gergin bir yapıya dönüşmesini sağlar.
    • Cildi nemlendirme özelliği yüksektir; kuruluktan şikayet eden kişilere iyi bir çözüm alternatifidir.
    • Boyun-dekolte ve el üstlerine de rahatlıkla kullanılabilir.

    SOMON DNA; mezoterapi uygulaması gibi cilde verilir. Farklı kür tedavileri olsa da 5 seans önerilen tedavi protokollerinden biridir.

    Nemlendirme ve anti aging etkisi dikkate alınarak, tedaviye uygun yaş ortalaması tespit edilir. Sağlıklı ciltler, doğru teşhis, doğru ürün ve doğru uygulamayı gerektirir.

    Sağlıklı Günler Dileriz.

    14 Nisan 2017 Cuma

    Terleme toplumsal bir problemimiz


    Çocuğunuz avcunu kapatmıyorsa dikkat


    Dermatoloji Uzmanı Prof.Dr. Şemsettin Karaca, koltukaltı ve avuç içi terleme sorununun toplumda yüzde 1 oranında görüldüğünü belirterek, “Avcu terleyen bir genç başkasıyla eli ıslakken tokalaşmak istemez, avucu kapalı gezer. Bu durum gencin gelişim sürecini olumsuz etkiler” dedi. Dr. Karaca, ülkemizde sık görülen terlemenin aslında toplumsal bir problem olduğunu söyledi.

    Yaz aylarının yaklaşmasıyla terleme şikayetleri artacağını belirten Özel Hera Derma Polikliniği’nde görevli Dermatoloji Uzmanı Prof.Dr. Şemsettin Karaca, terlemenin genetik yatkınlığının da olduğunu söyledi. Özellikle avuç içi terleme sorununun bazı meslekler açısından risk oluşturduğuna dikkat çeken Dr.Karaca, “Örneğin eli çok terleyen sekreter, önemli evrak ve kağıtları tutarken ıslatabilir. Yine aynı sorunu yaşayan bir polis veya asker için silah güvenliği olumsuz etkilenecektir” dedi.

    El, ayak ve koltuk altı terlemelerinin hepsinin nedenlerinin farklı olduğunu ifade eden Dr. Karaca, “Biraz da genetik nedenleri olan el, ayak ve koltuk altı terlemeleridir. Bu terlemeler toplumda yüzde 1 oranında görülür. Terleme sorunu gençlerde daha önemli sorunları yol açmaktadır. Eli çok terlediği için sınavda başarısız olan veya sonlandıramayan öğrenciler var. Elinde peçetesi olmayan bir öğrencinin elini kurutma şansı bulunmuyor. Bu durum da ekstra bir strese sebep olabiliyor. Tüm bu sorunlara baktığımızda terleme aslında toplumsal bir problemimizdir” diye konuştu.

    Terleme önleyici ürünler sağlık sorununa yol açabilir

    Koltuk altı terlemesi olan kişiler sürekli siyah ya da beyaz renk kıyafetleri tercih ettiklerini belirten Dr. Karaca, “Terlemeyi azaltmak için kullanılan sprey veya rolonlar da giysinin rengini değiştirebiliyor. Bu ürünlerin uzun süre kullanımına bağlı olarak ter kanallarının tıkanıklığına bağlı olarak başka sağlık sorunlarına yol açabilir” dedi.

    Terlemeye karşı iki farklı tedavi yöntemi    

    Terlemenin tamamen ya  da yaz ayları için kesilmesi için farklı tedavi yöntemleri olduğunu kaydeden Dr. Karaca, şunları söyledi : “Vücudumuzdaki sinir uçlarından ter kanallarını tetikleyen bir nöro iletici vardır. Terlemeyi önleyen güncel tedavilerden birisi botokstur. Botoks ter bezlerinin çalışmasını engeller. Bahar ayında yapılacak botoks o yılın rahat geçirilmesini sağlar. Daha kalıcı endoskopik torosik sempetoktomi isimli bir teknik var. Bu yöntemle terleme olan bölgelere giden sinirler yakılıyor. Böylece ters bezleri uyarılmıyor”


    Çocuğunuz avcunu kapatıyorsa dikkat

    Çocuk avucunu kapatma ihtiyacı duyuyorsa, sosyal ilişkilerde tokalaşmak istemiyorlarsa bu çocuklarda avuç içi terleme sorunu olduğu anlamına gelir. Bu sorun çocuğun sosyolojik gelişimini etkiler. Elinin ıslaklığıyla bir kişi veya arkadaşıyla tokalaşmak istemeyecektir.

    Bloğumuzda paylaştığımız bu haber; Heraderma Polikliniği'nin toplumu bilgilendirme esasına göre yayınlandı. Yaklaşık 50 internet haber kanalında paylaşım yapılmıştır. Sağlıkla Kalın 




    9 Ocak 2017 Pazartesi

    BOTOKS Yaptırmasam; Botoks etkili Krem Sürsem İşe Yarar mı?


    Botoks için önce, halk dilinde kullanılan ismini tanımlayalım:

    Botoks( Botox) yılan zehiri midir?

    HAYIR... Botoks, Botulinum Toxin kelimesinin kısaltmasıdır. Clostrudium Botulinum adındaki bir bakteriden elde edilen ilaçtır demek daha doğru olur. Bu toksin, laboratuvarlarda, ileri teknolojiler kullanılarak üretilir. Hayvansal kökenli değildir, yılan zehri demek tamamen yanlış olur. 

    Botoks yaptırmasam, bu etkiye sahip olduğu söylenen kremleri sürsem?

    HAYIR...kremlerin emilim oranları çok yüksek olsaydı; hyaluronik asit için de enjeksiyon yapmaya gerek kalmazdı. Nemlendirme amacı ile kullanılan ürünlerin de yaklaşık %10 oranında cilt altına geçebildiğini biliyoruz. Nano teknoloji ürünlerde bu oran daha yüksek; ancak botoksun yarattığı etkiyi bulmak neredeyse imkansızdır. Bu etki 24 saat için geçerli olabilir ya da botoks uygulamasının etki süresini arttırmada destek olabilir. 
    Botoks kas içine enjekte edilir; bir kremin kas içine geçmesi mümkün değildir. Botoks ile )-(genellikle) yüzün üst bölümündeki dinamik kasların dinlendirilmesi ve kırışık oluşumun engellenmesi sağlanır. Uzun yıllardır tıpta farklı tedavilerde kullanılan botoks, kozmetik alanda kullanımı haricinde; aşırı terleme tedavisinde, migren tedavisinde, aşırı diş sıkma(çene kasma) tedavisinde, bazı yüz asimetrilerinin düzeltilmesinde kullanılmaktadır. 

    7 Ocak 2017 Cumartesi

    Cilt Tipiniz "Karma" ise Bu Yazı Tam Size Göre...

    En zorlu cilt tiplerinden biridir ve  diğer cilt tiplerine oranla daha farklı bakım gerektirir. Adı üstünde; Yağlı, normal ve kuru cilt tepkilerini birlikte gösterir. Yüzün  bazı bölgeleri kuruya , bazı bölgeleri yağlıya dönüktür. Yanakları ve göz çevresinde kuruma belirtileri daha fazladır. Bu cilde sahip kişilerin tek tip üründen memnun olmaları pek de mümkün sayılmaz. 

    T bölgesi dediğimiz, alın, burun üstü ve yanları, çene bölgesine uyguladığınız bir ürün yanaklarınıza göre verildi ise, sivilceler ve burun üstünde siyah noktaları görmeye başlarsınız. Peki ne yapmak gerekiyor?


    Temizleme: Sabun gibi ya da süt formunda kullanılan ürünler yerine temizleme jellerini tercih etmelisiniz. Önemli detay: temizleme jeliniz; kurutmadan temizlemeli.
    Nemlendirme: Yağsız bir nemlendirici kullanmalısınız. Cilt bariyerini güçlendirmek için, bariyer koruyucu bir ürünle gündüz nemlendiricinizi destekleyin.
    Göz çevresi: genellikle göz çevreleri kuruya dönüktür. Kurumayı engelleyecek, yaşa uygun yoğun nem veren bir göz çevresi seçmelisiniz. 
    Güneş Koruyucu: Yapılan en önemli hata; güneş koruyucuların da cildi yağlandırması ya da kurutmasıdır. Maske takmış gibi dolaşmak istemezsiniz. Yağsız; ancak akneli cilde göre de hazrılanmamış bir formulde güneş koruyucu uygundur. SPF30+ olmasına da dikkat edelim.

    Makyaj malzemeleri: burun ve çene bölgesi yağlı olduğu için, bu bölgelerde yağı alan bir makyaj bazı tercih edilebilir. Cream form yerine; likit tercih etmenizi öneririz. Toz şeklindeki fondötenler, yanak ve göz çevrenizin ideal nem oranında olması tercih edilmelidir. Aksi halde, gülerken, mimik hareketleriniz sırasında bu çizgilerin ortaya çıkmasına izin verirsiniz. 
    Bazı finish pudralar, yağlı bölgelerin parlamasını engeller. Bunlar, çantanızda taşıyabileceğiniz iyi bir ürün olacaktır.  

    PEKİ PROFESYONEL BAKIM ÖNERİSİ NASIL OLUR?
    Profesyonel Bakımlardan destek alırsanız, cildinize uygun ürün tiplerini de deneyerek öğrenebilirsiniz. Bazı medikal peelingler ile, sezon geçişlerinde tüm cildin yağ ve nem dengesi de sağlanır. Eğer burun çevresinde yoğun yağlanmanız varsa, muhtemelen siyah nokta probleminiz de olacaktır. İyi bir cilt temizliği sonrası lazerle gözenek sıkılaştırma uygulaması alabilirsiniz. 

    5 Ocak 2017 Perşembe

    HAPPY LIFT Nedir? Bu İpler Cilde Nasıl Etki Eder?


    Özel Heraderma Polikliniği hekimlerinden Dermatolog Dr. Gaye Sarıkan bu yazıda HAPPY LİFT ipler hakkında bilgi verdi:

    "Deri yaşlanmasının en dikkat çeken belirtisi kırışıklıklar ve sarkmadır. Yıllar içinde kollajen ve elastin kaybıyla ortaya çıkan bu durumlar bilinçli ve altın standart uygulamalar ile çözüm bulmakta ve cilt canlılık kazanmaktadır. Uluslarası güvenlik sertikalarına sahip üçboyutlu etki yapan lokal anestezinin yeterli olduğu dermato-cerrahi  uygulama sonrası ‘ lifting ‘ askılama ve canlanma-gençleşme ‘revitalizasyon’ etkisi  çok kısa sürede ortaya çıkmaktadır.
    Yüz şekillenmesi,  asimetrilerin düzeltilmesi  ile boyun sarkması  onarılarak  gıdı iyileşmesi  bile gerçekleşmektedir.


    Herhangi bir iz olmadan sadece birkaç gün  süren ağrı,  küçük morarma dışında herhangi bir risk sorun söz konusu bile değildir. Malzemenin  allerji riski yoktur.  Eriyebilen polikaprolakton ipler 12-15 ay sonra cilt altı yağ doku içinde erimekte; ancak deri-deri altı  dokusu üzerindeki ‘kaldırıcı’ etkisi ile deride iyileştirici-canlandırıcı etkisi   uzun süre  devam etmektedir. 
    Kişinin yaşam koşullarına bağlı değişmekle beraber kalıcılık süresi diğer tekniklere göre son derece uzun ve güvenlidir."

    5 Kasım 2016 Cumartesi

    SAÇLARA DİKKAT ETMENİN TAM ZAMANI

                                         SONBAHARIN YAPRAKLARI GİBİ DÖKÜLEN SAÇLAR

           Yaz aylarında cildimiz kadar saçlarımızda bazı değişimler geçirir. Deniz suyu, güneş ışınları ve havuzların dezenfekte ilaçları, saç derimize yeteri kadar zarar verirken bir de bunlara yaş, hormonal dengesizlik, beslenme, stres eklenince saç dökülmelerini arttırabiliyor. Deniz suyu içerisindeki tuz saç  diplerine ve hücrelerine yapışarak  saçların matlaşmasını, kırılmasını sağlar. Yoğun olarak gelen güneş ışınları saç hücrelerimizde bulunan suyun buharlaşmasını ve yağ bezlerinin salgılamalarını azaltarak kuruluğunu arttırır. Bu yüzden saç kökleri hızlı bir şekilde kurur ve saç telleri dökülmeye başlar.

            Günlük saç dökülmesini takip ediyorsak saçlarımızın aşırı dökülüp dökülmediği hakkında belirli bir fikrimiz olabilir. Eğer saçlarınızı fırçalamadıysanız daha az döküldüğünü düşünebilirsiniz ya da eğer çok iyi gözlemciyseniz gelecek sefer daha çok döküldüğünü fark etmiş olabilirsiniz. Bir insanın günlük ortalama saç teli dökülme sayısı 70-90 arası normal kabul edilmektedir. Bunun üzerine çıkan rakamlar bazı hastalıkların belirtisi olabilir. Aşırı saç dökülmesi B ve D vitaminleri, çinko ve demir eksikliği, kansızlık, anemi ve tiroid rahatsızlıklarının sebebi olabilir. Öncelikle dökülmelerin arttığını fark ettiğinizde cilt doktorunuza zaman kaybetmeden danışmanız gerekli. Çünkü  erken teşhis, tedavi kadar önemlidir. Tüm olumsuz etmenlere birde ısı veren cihazlarla şekillendirme de eklenince saçlar yıpranır ve ne yazık ki sonbahar gelip yapraklar dökülmeye başlarken saçlar da dökülmeye başlar. Elde olmayan bunca sebep varken saçlarınızın dökülmesini daha hızlı bir şekilde azaltmak ve canlandırmak istiyorsanız Mezoterapi ve PRP kombinasyonunu tercih edebilirsiniz. PRP uygulaması, kişinin kendi kanından elde edilen hücreler kullanılarak saçlı deri dokusunun ve saç köklerinin bir çeşit onarılma ve yenilenme işlemidir. Kişinin kendi kanı kullanıldığı için hiçbir risk taşımayan bu uygulamada amaç, saç kaybını engellemek, saçın kendi sağlıklı döngüsünü sağlamak ve güçlendirmektir. Kısaca söylemek gerekirse PRP, saçlarınıza kendi dokunuzla yeni bir hayat vermektir. Saçları dökülmeye karşı dirençli kılmak ve korumak, daha sağlıklı ve güzel gözükmesini sağlamak saç mezoterapisiyle de mümkündür. Saç mezoterapisi, cansız saçlardan şikayet edenler için en iyi çözümdür. Mezoterapi zengin besleyici ürünlerin enjekte edilmesidir. İlaçların küçük dozlarda bölgesel uygulanmasıyla klasik tedavi yöntemlerine göre üstün olan bu tedavide amaç saç köklerinin daha sağlıklı, saç tellerinin ise uzun ömürlü olmasını sağlamaktır.